ALIKONMA OLAYLARI

KAÇIRILAN İNSANLAR GEMİLERİN İÇİNDE NELER YAŞIYORLAR?


    Dünya dışı varlıklarca kaçırılanlar,genelde evlerinde uyku esnasında üzerlerine gelen bir ışık huzmesiyle kısmi felç durumunda gemiye alınıyorlar.Bu işlemi  bir ışık hüzmesiyle evin duvarlarındaki atomların titreşimlerine müdahale ederek yaptıkları düşünülüyor.Alıkonulanlar öncelikle kendilerini bekleme salonunu andıran karanlık nemli mekanik bir odada bulurlar. Bir süre geçtikten hemen sonra kendilerini üzerlerinde genetik bir takım testlerin yapılacağı daha aydınlık ve teknik araç ve donanımlarla dolu bir odaya alınırlar.



       Bir laboratuarı yada başka bir deyişle bir ameliyathaneyi andıran odalar, duvarlardaki gizli aydınlatma sistemleri ile biraz sisli fakat oldukça aydınlık bir görünümdedirler. Bazen ortam karanlık, serin ve nadiren de kötü kokulu olabilir. Duvarlar ve tavan kavisli , genellikle beyazdır. Zemin ise çoğu zaman koyu bir renge sahiptir. Çeşitli bölüm ve girintilerden oluşan aracın duvarları bilgisayara benzeyen aletlerle çevrilidir. Eşyalar oldukça azdır ve tamamen vücudu destekleyen tarzdadır.


    Genetik testlerin yapılacağı odalar genellikle steril, serin, mekanik ve hastane görünümlüdür. Bazı olayı yaşayanlar bulundukları oda ve çevresinde başka işlerle meşgul bazı varlıkları da gözlemlemişlerdir. Değişik form ve görünüşlere sahip varlıkların üzerlerinde parlak üniformalar giydikleri de çoğu olayda rapor edilmiştir. Bazen araç içinde  genetik testleri yapan griler dediğimiz varlık tipinin dışında sürüngenimsi varlıklara da sıkça rastlanılmaktadır. Bu sürüngene benzeyenlerin genellikle mekanik işlerle ilgilendiği görülmüştür.  Ancak kaçırılma vakalarının % 90 oranında griler dediğimiz 1.30 – 1.50 boylarındaki ufak insanımsı varlıklar baş rolü almaktadır.


    Griler sivri çeneli, geniş ve büyük bir kafaya sahip, siyah badem biçimli içinde göz akı olmayan gözlere, sahip ellerinde 4 adet parmakları bulunan, zayıf yapılı, ince uzun bacaklı, vücutlarında kıl tüy gibi yapıya sahip olamayan varlıklardır. Basit görünümlü burun delikleri vardır. Her hangi bir duygu yansıtmayan ağızları ince bir çizgi halindedir. Üreme organlarına pek rastlanmamakla beraber daha çok klonlama yani kopyalama tekniği ile çoğaldıkları izlenimi vermektedirler. Çünkü canlı ve ölü olarak ele geçen varlıkların hepsi birbirinin kopyası gibi görüntü sergilemektedir. Varlıklar kaçırdıkları yada temas kurdukları kimselere kendilerinin Zeta Reticuli yıldız sisteminden geldiklerini söylemekteler.



    Griler adını verdiğimiz bu varlıkların en dikkat çekici özellikleri yine gözleridir. Gözlerinin insanı etkileyen bir gücü vardır. Kaçırılan kişiler bu gözlere baktıklarında, sanki içlerini görüyorlarmış gibi gelir ve de kendini kaybetme hissi yaşadıklarının belirtiyorlar. Telepatik olarak irtibat ve iletişim sağlıyorlar. Üzerlerine tek tip dalgıç kıyafetine benzeyen parlak üniformalar giyiyorlar. Giysilerinin üzerinde başlarını örten bir başlık olduğu da sıklıkla gözlemlenmiştir.


 GENETİK TESTLER NELER ?


    Tanıkların ifadelerine dayanılarak hazırlanan kaçırılma raporlarında UFO’lar tarafından kaçırılan insanlar üzerinde 2 tip test ve deney uygulandığı ortaya çıkmıştır.

    1 – Fiziksel testler ve deneyler

    2 – Gözlemsel ve yakından inceleme şeklinde yapılan testler ve deneyler

    Gemiye alınan kişiler üzerlerinde testler yapılacak laboratuvar benzeri odaya alındıklarında  saatlerce çıplak halde süren incelemelere maruz kalmaktadırlar.  Odada bulunan grilerce önce gözleri vasıtasıyla  bakarak bir tür röntgen misali kişi içsel incelemeye tabi tutuluyor. Kişiler adeta beyinlerinin dahi okunduğunu hissetmişlerdir. Ön inceleme bittikten hemen sonra varlıklar gemiye aldıkları kişiyi tıbbi olarak incelemeye başlarlar. Bu işlem öncelikle doku deri tırnak ve benzeri parça alımları ile ivme kazanır.Yapılan incelemeler ilerledikçe kullanılan aletler vücudun her parçasını incelemek için özel olarak tasarlanmıştır ve bunlarla burun, sinüsler, gözler, kulaklar, kollar, bacaklar, ayaklar, karın, jenital organlar ve bazen de göğüs bölgesi incelenir.



     Bazı durumlarda kaçırılan kişinin beynine ameliyat yapıldığı ve sinir sistemine müdahale edildiği belirtilir. Bunların yanında uzaylıların en çok önem verdikleri kısım insanların üreme organlarıdır.

    Kullandıkları aletlerle karın bölgesinden yada jenital organlardan girerek erkeklerden sperm, kadınlardan yumurta örnekleri alırlar. Bu işleme maruz kalanlar uzaylılar tarafından hamile bırakıldıklarının, daha sonra bu ceninlerin vücutlarından alındığını iddia ederler. Ayrıca bu kişiler, vücutlarından alınan ceninlerin geminin çeşitli bölümlerinde bir takım işlemlere maruz bırakıldığının ve daha sonra bunlarla uzaylı-insan karışımı melez bir ırk yaratıldığına şahit olduklarını belirtirler. Gemi içerisinde bu yöntemle büyütülmüş çocuk, genç ve yetişkin kişiler bulunur ve uzaylılar bu insanların bizim özelliklerimizi taşıdığı açıkça bellidir.


    Yapılan çalışmalar detaylı analiz edilip gözlemlendiğinde bu deney ve testlerin daha çok  yarı bizlerden yarı onlardan melez bir ırk yaratma çabası içinde oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Ancak yıllardır süre gelen bu deneylerin incelemelerin bitmemiş olması yalnız çoğalma ve melez bir ırk yaratma çabası içinde olmadıklarının da bir göstergesidir.  Kaçırıldığını açıklayan ve hipnozla bu gerçeği anımsayıp unuttuğu bazı anları hatırlayan kimseler bazı varlıklardan edinilen bilgiler ışığında bu testlerin insan DNA’sındaki duygu kodlarının deşifre edilmesi şeklinde olduğunu belirtmektedir.



KAÇIRILMANIN FİZİKSEL VE RUHSAL ETKİLERİ


    Kaçırılan kişiler üzerinde yapılan inceleme ve testler kişiler üzerinde hem fiziki hem de ruhsal açıdan önemli etkiler bırakmaktadır. Tıbbi testlere tabii tutulan bu insanlar, vücutlarında ortaya çıkan kesik, çürük ve yara izlerinin gemide yaşadıkları işlemler sonucu ortaya çıktığından şüpheleri olmadığını söylüyorlar. Ayrıca bir çok kadın tanık, kaçırılmadan önce hamile olduklarını, gemide uygulanan işlemlerden sonra hamileliklerinin sona erdiğini belirtiyorlar. Bu deneyimleri yaşayan bir çok kişi, sonraki günlük hayatlarında evlerinde ve işyerlerinde kullandıkları bir takım elektrikli aletlere dokunduklarında bu aletlerin düzgün çalışmamaya başladığını görmüş.

    Bu tarz olaylar sonrasında sıklıkla rastlanan bir durum da, uzaylıların bir takım izleme aygıtlarını bu insanların vücuduna yerleştirmeleri. Bu aygıtlar özellikle kafatasının içine yada burun gibi bölgelere yerleştiriliyor. Böylece temas kurdukları bu insanların gerek fiziksel gelişimini gerekse şuursal aktivitelerini 24 saat izleyebiliyorlar. Bu aygıtlar deri altına yerleştirilen küçük nodüllere benziyorlar. Bir çok kaçırılma ve alıkonulma vakasında bu türden izleme aygıtlarına (İmplant – Mikroçip) rastlanılmıştır. Olayı yaşayan kişilerin kişisel istekleri doğrultusunda bu deri altına yerleştirilmiş parçacıklar bu konuda uzaman bilim adamları ile irtibata geçip bu mikroçipleri çıkarttırıp elektromisroskobik ortamda analizlerden  geçirtmişlerdir.



     Bu olayların anımsanması veya aynı olayların bir benzerinin tekrardan yaşanması sonrasında insanların hayatlarının çoğu zaman olumsuz yönde tamamen değiştiği kesin olarak bilinmektedir.

     Kişiler üzerinde yaşanan bu büsbütün değişiklikler 4 ana şekilde gözlemleniyor.

     1- Dünyadışı varlıklarca kaçırılan kişilerin maruz kaldıkları tıbbi işlemler, kendi rızaları dışında kaçırılmaları, paralize edilmeleri ve tanımadıkları varlıklar tarafından kobay olarak kullanılmaları bu insanların ruhsal yapılarını sarsmaktadır.

    2- Kaçırılan kişiler yaşanan bu olaylar sonrasında, bütün hayatları boyunca yalnızlık ve çevresine yabancılık hissediyorlar. Çevrelerindeki insanlarla uyum sağlayamıyor ve kendilerini onlardan dışlanmış, hissediyorlar.

      3- Bu insanlar daha önceden inandıkları bilgilerin ve inançların bir anda inanılmaz derecelerde değiştiğini görünce bir çeşit düşünsel şok yaşıyorlar. Hayatları boyunca evrende yalnız oldukları düşüncesi ile yetişmiş olan bu kişiler, bizden daha ileri teknolojilere ve zekaya sahip uygarlıkların varlığını kabullenmekte güçlük çekiyorlar.

   4- Gemiye alındıktan sonra insanların maruz kaldıkları incelemeler, yaşamları boyunca karşılaşacakları tıbbi rahatsızlıklarda doğurabilmekte. Bu rahatsızlıklar, vücutlarında ameliyat edilen bölgelerde oluşan ağrılar, baş ağrıları, tende yanık izleri deri dökülmeleri, ürolojik - jenital sorunlar, sinüslerde rahatsızlıklar, cinsel işlev bozukluklarının yanı sıra hastanelerden, iğneden korkma, kapalı yerde kalamama yalnız ve karanlıkta uyuyamama gibi psikolojik rahatsızlıklar olarak ta ortaya çıkabiliyorlar.

KAÇIRILDIĞINIZI NASIL ANLARSINIZ?


   Yukarıda da belirttiğimiz gibi kişilerin kendilerince bu olayları aydınlatmaları ve çözmeleri hiçte sanıldığı kadar kolay değildir. Bu işi zorlaştıran en önemli sebepse kaçırılanların büyük bir kısmının yaşadıklarını daha sonraları hemen unutmalarıdır. Elde edilen kaçırılma vakaların bir derlemesini ve ortak noktalarını ele alacak olursak olayların daha çok gece yarısından sonra meydana geldiğini görmekteyiz.




   Kaçırılmalar sonrasında, yaşananlar unutuluyor ancak varlıklarca gemilere alınan tanıklar, gittikleri hipnoz uzmanlarınca yapılan hipnoz seansları sonrasında her şeyi yeniden hatırlamayı başarıyorlar. Olayları hatırlayan tanıklar hemen sonrasında verdikleri ifadelerde kaçırılma vakalarında saptanan birçok ortaklarının olduğunu fark ediyor.

   Nerdeyse birbirleriyle hiç alakaları olmayan insanlar bile tıpa tıp aynı hadiseleri ifade edip rapor ediyorlar. Kaçırılan kişi hipnoz seansına girmeden bedeninde ameliyat izleri, hatta bazen giysilerinde kan lekesi de görse, önceki gece başına gelenlerle ilgili kesinlikle bir şey hatırlayamıyor. Bu yüzden gri varlıklarca yapılan alıkonulma vakaları yıllar sonra ancak gün yüzüne çıkma imkanı bulabiliyor. Griler diyoruz çünkü yaşanan kaçırılma olaylarının neredeyse hepsinde bu varlıklar gözlemleniyor. Bazen de grilere yardım eden bir takım başka varlıklara da rastlanabiliyor.

  Bazı kişilerde kısmi hatırlamalar olurken bunlar çeşitli şekillerde ve zamanlarda meydana gelebiliyor. Olay anıyla ilgili anılar rüyalarda küçük vizyonlar şeklinde belirmeye başlıyor. Yada kişi, daha önceleri hiç merakı yokken, zamanla UFO’lar ve dünya dışı varlıklarla ilgili konulara karşı büyük ilgi göstermeye başlıyor.  Az önce de  belirttiğimiz gibi tam olarak bir hatırlama yada geriye dönüşse uzmanlarca yapılacak hipnoz seansları sonrasında sağlanabiliyor. Kaçırılma vakalarının ilk başlangıcı kişinin bulunduğu noktadan tanımlayamadığı bir ses sonrasında UFO’ya alınmasıyla başlıyor.




   Kaçırılma olayları daha çok ya kişiler yatak odalarında uyurken, yada ıssız bir yolda araçlarıyla ilerlerken araçlarının içerisindeyken meydana geliyor. Kişi ilk adım olarak kulağında tarif edemediği küçük bir motor sesi işitiyor ve sesin tüm vücudunu sarmasıyla heyecanlanmaya başlıyor. Kişinin yatak odasında yaşanan olaylarda yatağın hemen ayak ucu kısmında nereden ortaya çıktığı anlaşılamayan iki yada üç gri varlık beliriyor. Sessiz bir biçimde kaçırılacak olan şahsı izliyorlar. Kişi onları fark edip bağırmak yada kaçmak istediğinde bunu kesinlikle başaramıyor.




  Çünkü ilk olarak işittiği sesle birlikte tüm vücudu tam anlamıyla kısmi bir felç durumuna maruz kalıyor. Bu durumu izleyen olaylar serisi kişinin üzerine gönderilen bir ışık huzmesiyle yukarıda bulunan UFO’ya taşınmasıyla devam edip gidiyor. Bu duruma ışınlanma dememiz daha doğru olacaktır.

  UFO’larla ilgili bazı özel rüyaların görülmesi de, kaçırılma olayları hakkında elde edilebilecek önemli bir ip ucudur. Kaçırılma olaylarıyla ilgili diğer bir kriter de “ Kayıp Zaman ” dilimleridir. Kişi yada kişiler UFO içinde geçirdikleri birkaç saat yada günlük zaman dilimleriyle  ile ilgili hiçbir şey hatırlamıyorlar. Tıpkı hepimizin görüp de sabaha hatırlayamadığımız rüyalarımız gibi.

   Aslında kişiler bu olayları isteyerek unutmuyorlar, tam tersine varlıkla tarafından bilinçlice unutturuluyor ve perdeleme yöntemi ile bu işlemler  gizleniyor. O an içinde yaşanan tüm saniyeler ve saatler hafıza kaybı gibi bir yöntemle gizlenmeye çalışılıyor. Bu geçen uzun süre zarfları içerisinde griler yada diğer dünya dışı varlıklar  hiç kimselere sezdirmeden bilimsel projelerini bir an önce bitirmeye çalışıyorlar.


KAYIP ZAMAN


  Dünyaca ünlü bir araştırmacı olan Budd Hopkins  gündüz vakti yaşadığı bir UFO olayı sonrasında asıl mesleği olan ressamlığı ve heykelciliği bir kenara  bırakıp kaçırılma vakaları üzerine sayısız araştırmalarda bulunmuştur.Hİpnoz ile geri dönüş seansları yapıp kişilerin yaşadıkları sıra dışı deneyimleri teker teker incelemiş ve bu çalışmalardan elde ettiği verileri 1981 yılında yayınladığı “ Missing Time ” ( Kayıp Zaman ) adlı kitabında dünya dışı varlıklarca yapılan kaçırılma olaylarını detaylıca halkın gözleri önüne sermiştir.




   Uzay gemilerine alınan bu kişilerin çoğu “kayıp zaman” adını verdiğimiz bir deneyim yaşamaktadırlar. Bu kişiler, kayıp zaman denilen zaman aralıkları boyunca nerede bulunduklarını, neler yaptıklarını kesinlikle hatırlamamaktadırlar. UFO gözlemiyle birlikte ya da ondan bağımsız olarak ortaya çıkan ve 1-2 saat veya daha fazla sürebilen bu kayıp zaman deneyiminden sonra kişi, kendini birdenbire evinden kilometrelerce uzağında başka bir yerde bulabilmekte ve oraya nasıl geldiğini kesinlikle hatırlamamaktadır.


  Kaçırılanların bazıları ise bu süre içinde uzaylı varlıklar tarafından ziyaret edilmiş olabileceklerini bildirmektedirler. Unutulan bu kayıp zaman deneyimleri hipnoz yöntemi sayesinde tekrar hatırlanabilmektedir. Yazdığı kitabı ve içerisinde sözünü ettiği bilgilerle daha ilk baskısında dünya gündeminde büyük yankı uyandırmayı başarmıştır.

    Dünya gündeminde olaylar yaratan bu kitabın hemen ardından 1987 de yazmış olduğu  ikinci kitabı ( Davetsizler: İnanılmaz Copley Woods Ziyareti ) “ Intruder : The Incredible Visitation at Copley Woods ”da da dünya dışı varlıkların biz insanlar üzerinde yaptıkları deneylerden ve melez ırk yaratma çalışmalarından söz etmiştir. Yayınlamış olduğu “ Intruders ” - Davetsizler  isimli ilk kitabı 1992 yılında CBS televizyonunda dizi olarak yayınlamış ve büyük ilgi görmüştür.

   Yine aynı şekilde Harward Tıp Okulu ve Hastanesi Psikiyatri Bölümünde görev yapan Prof. John Mack “ Psikoloji ve Sosyal Değişim Vakfı ” kurucu başkanıdır. Prof. John Mack 1977’de yazdığı kitaplarla “ Pulitzer ” ödülünü kazanmıştır.

  1990’yılında kaçırılma olayları araştırmacısı olan Budd Hopkins ile tanışan Mack bilinmeyen dünya dışı zeki varlıklarla temas halinde olan kişiler üzerinde araştırmalarına başladı. Araştırmaları sonucu Patolojik bir rahatsızlığı bulunmayan bu insanların anlattıklarının olağan üstü gerçekler olduğunu fark etti.

  1993’yılında “ Program For Extraodinary Experience Research, Peer ” ( Olağan Üstü Tecrübeleri Araştırma Programı )’nı başlattı.  1994’de “ Abduction : Human Encounters with Aliens ” ( Kaçırılma : Dünya dışı varlıklarla İnsan İlişkileri ) isimli kitabını piyasalara sunmuştur.  Kaçırılma olaylarıyla ilgili en büyük otoritelerden biri olan Prof. John Mack yazmış olduğu kitaplar, katıldığı konferanslar ve Tv programlarıyla bu gün bile insanlığı kaçırılma olaylarıyla ilgili bilgilendirmeye devam etmektedir.




   Budd Hopkins kaçırılma olaylarının, sayıca UFO gözlemlerinden çok daha fazla olduğunu iddia etmektedir. İnsanların günlük yaşantılarında sahip oldukları kimi huzursuzlukları, kişilik bozukluğu ve hatta fobileri bile, uzun yıllardır süren kaçırılmalarına bağlıyor.

   Örnek olarak da kaçırılma vakalarında bir ortak özelliği gösteriyor, bu da kişinin gemiye alınıp yeniden evine geri gönderilmesinin hemen ardından şiddetli burun kanamasıyla uyanması.  Burun kanaması o geceki uzaysal bağlantının kanıtı olarak görülüyor. Ardından bu kişilerde kırmızı renge, kırmızı renkli nesnelere karşı tepki ve çekinme doğuyor.


HAYVAN KAÇIRMA OLAYLARI - CATTLE MUTILATIONS




 Uzaylıların Hayvan Kaçırma Olayları

Mutilation terimi, anormal bir sekilde, açıklanamayan bir nedenden olan hayvan ölümlerini tarif etmek için kullanılır. Bu anormal ve açıklanamayan vakalar, kesilme, yaralanma, parçalanma, organ ya da kan eksilmesi ya da çürümesi gibi durumlari kapsar. Bu tür olayların uzaylılar tarafindan yapıldığı sanılmaktadır.


1961den 1963 yılına kadar Pentagona, yerel ve bölgesel polis kurulusları tarafından, sistematik bir biçimde organlari alinmis sığır cesetleri ve uzaylılar tarafindan kaçırıldığını söyleyen insanların ifadeleriyle ilgili bir çok raporun geldiği açıklanmıştır...



ABD Ordusu Albayi Philip J. Corso, raporlarla ilgili olarak, ..Arazilerde bulunan sığır cesetlerini incelemesi için çağirilan veterinerler, sadece hayvanların kanının akıtılmasının değil ayni zamanda tüm iç organların cerrahi yöntemlerle yapılmış olduğunu ve bunun yırtıcı hayvanlar ya da sadist kişilerce yapılamayacağını ifade etmislerdir. seklinde konusmustur.


Albay sözlerini şöyle sürdürmüstür; Hayvan öldürülmeleriyle ilgili ilk rapor, 1967 yilinda Coloradodan gelmesine ragmen, biz, 1950;lerin ortasinda, Beyaz Sarayda, başından uzak tutulan, bu tür vakalarla ilgili raporlar okuyorduk.


 Dünya dışı varlıkalr tarafından deney amaçlı yapılan bu olaylar, çalışma ekibimiz tarafından ilk önceleri bir çesit şaka olarak algılanıyor ya da vahşi hayvanlar ya da ayin yapan bazı gruplarca yapılmış olunduguna yorumlanıyordu. Aşagida yasanmış olaylara örnekler verilmistir...


Gece, arabalarıyla şehre doğru giden bir çift, gökte yavaşça hareket etmekte olan 2 parlak ışık gördü. Bunlardan birinin kendi üzerlerinde uçarken yanıp söndügünü söyleyen Mike Markum, diğerinin havada asılı halde durup çalıştığını belirtti. Burada dikkatlerini çeken şey ise hiç ses çıkarmamış olmasıydı.

Markum ve karisi bundan önce de çok defa böyle topa benzer parlak şeyleri evlerinin üzerinde alçaktan uçarken gördüklerini söylediler. Bir kere bu cisimlerden birinin arkalarında yesil bir iz bırakarak büyük bir hızla ilerledigini söylediler...Ocağın sonuna dogru, Kansas ve Missouri Websterdan, garip hayvan ölümleriyle ilgili yaklaşık 30 rapor gelmisti. Bu vakalarda satanist gruplardan ya da yırtıcı hayvanlardan dahi şüphelenildi. Grant şehri şerifi Archie Yearick ise tüm bu olayların arkasindan en ufak bir iz kalmamis olmasindan dolayi saskinlik içindeydi.


Aynı tarz yorumlar büyük çiftlik sahipleri ve yetkililerce de kabul görülmüstü ki, Lady isimli bir at Kolaradonun San Luis vadisinde boynundan itibaren derisi yüzülmüş şekilde bulundu. Ladynin ayak izlerine cesedin bulunduğu yerden 100 fit geride rastlandı. Vadi sakinleri, çölün üzerinde, garip ışıkların ve küçük jetlerin alçaktan ve yavaş bir sekilde uçtuğunu görmüslerdi...

Dünya üzerindeki haberler, UFOlardan ve kısrağın garip ölümünün birbiriyle bağlantılı olduğundan söz ediyordu. Arastırmacı Linda Moulton Howein arastırmaları, portakal renkli, sessiz, futbol sahası büyüklüğündeki gün ışığından daha parlak cisimlerin, daha sonradan hayvan cesetlerinin bulunduğu arazinin üstünde durduklarını gören pek çok görgü şahidinin oldugunu açığa çıkardı.


Linda ayrıca, garip varlıklar ve uçan cisimler gözlemlediklerini söyleyen görgü tanıklarının raporlarını da araştırdı. 1983te, Missourili bir çift, dürbünle gümüş renkli giysili 2 küçük canlının bir ineği araçlarına doğru havadan süzülerek taşıdıklarını gözlemlemişlerdi. Varlıkların kafaları büyük ve beyazdı gözleri dikey gözbebekli ve çekikti.


1980 yilinda, Teksaslı büyük bir çiftlik sahibi, sabah aralarında buzağı taşıyan iki tane çekik gözlü, 120 cm. boylarında varlik görmüstü. Çok kokan çiftlik sahibi olay yerinden kaçmisti. 3 gün sonra esi ve oğluyla beraber olay yerine giden adam, buzağının cesediyle karşılaştı. Kafatası da dahil iskelette bir eksik olmamasına rağmen kaslar ve iç organlar yoktu. Ceset yüzü koyun çevrildiğinde tüm kaburga kemiklerinin de alınmış olduğu görüldü. Ardında çiftlik sahibi Lindaya bunu kim yapabilir ve bize ne söylemeye çalışıyorlar diye sordu. Lindanin 1979 yılından beri sürdürdüğü araştırmalarında1992 yılı haricinde hayvan kaçırılma olayının olmadığı bir yıl yoktu..


OKLAHOMA, KANSAS VE ARKANSAS

25 Ocak1992de, Oklahama yakınlarındakii Okemahda ölü bir inek bulundu. Hayvanın memesi kan kaybına sebep vermeyecek şekilde kesilmişti, sağ meme yarılmıştı ve kasaba şerifinin incelemesinden sonra kalbin de alındığı görüldü. Fakat civardaki hiçbir veterinere otopsi için bir şey söylenmedi. Bu olay satanist töreni diye rafa kaldırıldı fakat şerifin kendisi de kan kaybını önleyecek şekilde yapılan kesime açıklık getirememişti.

2 Şubat Cumartesi günü, MUFON Oklahama araştırmacısı, Ocak kaçırmalarıyla ilgili daha fazla bilgi toplamak için Chuck Pine, Garfield, Kingfisher ve Grant County Şeriflerinin ofislerini dolaştı. Grant County Şerifi Archie Yearick, kendisine o gün Kansas polisinden bulunan öküz cesediyle ilgili telefon geldiğini bildirdi...

böyle canice bir şeyi onların yapabileceği aklımın ucundan bile geçmiyor. fakat o hayvan ağacın üstüne nasıl çıktı ? her kafada bir soru işareti.
İsvicre alplerinde bir bilmece...

28 ineğin ölüsünü bir yamaçta buldular, ilk defa böyle bir olayla karşılaşmış olan İsviçreli yetkililer olaya cevap bulamıyor...

Vakalar devam ediyor, bu sefer yer ABD, 35 büyük baş hayvan telef olmuştur.
Uzaylıların garip,esrarengiz,şüpheli ve açıklanamaz olarak tarif edilen bu tipik cerrahi olaylarının fotoğrafları,yazar Linda Moulton Howe'un " Uzaylıların Ürünleri" (1989) adlı yapıtında verilmiştir.Yazar,11 mart 1989 tarihinde Arkansas'da,bu şekilde ölmüş olan bir sığır cesetinden alınan doku örneğinin aşağıdaki sonuçlarla açıklandığını ileri sürmüştür;

1-Çizgi ince bir şekilde belirlenmiştir.

2-Bu çizgi 300 Fahrenhayt ya da daha fazla bir sıcaklığa maruz kalmıştır,dokunun kenarları kararmıştır. ( Tüm bu bulgular Lazer ile yapılan bir çalışmayı işaret ediyor )

3-Kesim,çok hızlı bir şekilde belki 2 dakikadan daha kısa bir sürede yapılmıştır,çünkü yaralanma vakaları 5 dakikadan fazla sürerse hücre kaybı meydana gelir.

Dikkatle incelendiğinde hep aynı bölgeler üzerinde işlem yapıldığı anlaşılıyor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yukarı Git